Algı ve Duyuların Sınıflandırılması
Gözlem söz konusu olduğunda bahsedebileceğimiz iki öğeden biri dikkat diğeri ise algıdır. Bu yazımızın konusu algı ve duyuların sınıflandırılması olacaktır. Önce bazı temel kavramları ele alalım.
Uyaran; çevreden organizmayı etkileyen herhangi bir güce uyaran ya da uyarıcı nesne denir.
Duyum; bizler dıştan gelen uyarıcıları duyu organlarında bulunan reseptörler aracılığıyla alırız. Duyu organlarında bulunan reseptörler özel alıcı hücrelerdir yalnızca ilgili uyarıcılara cevap verirler. Organizmaya çarpan bütün fiziksel uyarıcıların, duyu organlarında kimyasal ya da elektriksel değişikliklere sebep olarak ve belli sinir yollarından geçerek beyne ulaşmasına duyum diyoruz. Bu fizyolojik bir olaydır. Çevreden gelen etkilerin böylelikle duyulabilmesi yetisine duyu denir.
Duyuların aldatmacaları algının gerçekleridir. – Jan Evangelista Purkyně
Eşik; bir duyum meydana getirebilecek en düşük değerde olan bir uyarılmaya eşik denir. İnsan duyu organları ile çevrede olup biten bütün oluşum ve değişimlerin farkına varamaz. Belli bir ölçüden düşük ve belli bir ölçüden yüksek olan uyaranlar duyulmaz.
Bir ses düşünün, bu ses sürekli azalsın ve öyle bir duruma gelsin ki duyma ile duymama arasında olsun. İşte algılanabilecek en küçük duyuma mutlak eşik denir.
Mutlak eşik, içinde bulunan duruma göre ve kişiden kişiye değişir. Fark eşiği ise uyarıcıda fark edilebilecek en küçük şiddet değişimidir.
Duyu organları aracılığıyla oradan sinir sistemi ile beyni aktarılan duyumlar, bu aktarım sonucunda algıya dönüşür Anlaşılacağı gibi algı beyinde gerçekleşir.
Beyine ulaşan duyumlar orada yorumlanarak algılanır. Aynı uyaranlar, zihinde başka kişiler tarafından başka biçimlerde yorumlanabilir. Hatta aynı kişi aynı uyaranları değişik bakış açısına göre değişik biçimlerde anlamlandırabilir.
Zihinde çevreden gelen uyarıcıları belli biçimlerde kümeleme eğilimi vardır. Zihin benzer, birbirine yakın ve sürekli uyaranları kümelediği gibi tam olmayan şekillerde bütünlemeye doğru yönelir.
Algıda içinde bulunan ortamın da etkisi görülür. Duyumlar içinde bulundukları yer ve zamana göre anlam kazanır. Bunun gibi, algılamalar üzerinde geçmiş yaşantıların, duygu, tavır ve güdülenme durumunun ve telkinin etkileri olur.
Duyumların yanlış olarak algılanmasına İllüzyon ya da Yanılsama denir. Yanılsama, geçmiş yaşantılardan, yoğun duygusal etmenlerden meydana gelebileceği gibi fiziksel etmenlerden ve çevresel koşullardan da ileri gelebilir.
Hiçbir uyarıcı olmadığı halde, hayal ürünü olan algılamalara Sanrı yani Halüsinasyon denir.
Algı ve duyuların sınıflandırılması ilişkisi konunun daha net anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.
Duyuların Sınıflandırılması
Duyuları aşağıdaki tabloda sınıflandırabiliriz.
Duyu Kaynağı | DUYULAR | DUYU ORGANLARI |
Uyarıcısı uzaktan gelen duyular | 1- Görüm | Göz |
2- İşitim | Kulaktaki salyangoz | |
3- Koklam | Burun zarı | |
Uyarıcının deriye temasını gerektiren duyular | 4- Tadım | Dildeki tat çukurları |
5- Dokunum | Derideki basınç alıcıları | |
6- Sıcaklık | Derideki sıcaklık alıcıları | |
7- Soğukluk | Derideki soğukluk alıcıları | |
8- Acı – Sızı | Derideki sinirlerin açık uçları | |
Uyarıcısı iç organlardan gelen duyular | 9- Organik duyu | İç organlardaki sinirler |
10- Kas duyusu | Kas mekikleri | |
11- Denge duyusu | Kulaktaki yarım daire kanalları ve dalız |
Duyusal Uyum
Organizma belirli bir uyarıcı şiddetinin etkisinde kalırsa, o şiddet düzeyine uyum sağlar. İnsanlar en zor acı duyumuna uyum sağlar.
Bu yazımızda Algı ve duyuların sınıflandırılması ilişkisini ele almaya çalıştık.